19 Haziran 2012 Salı

Seni Nasıl İsterdim?

Hayatıma girenlerin büyük bir kısmına şunu söyleyebilirim: hayatımın içine -sıçtınız-
Ergenliğe girdiğimden beri (belki ondan da önce bilemiyorum) kim yüzünden hayatım sallantıya girdiyse ona hep “bu benim için bir deneyim” gözüyle baktım ve sırf bu deneyimi bana kazandırdığı için teşekkürlerimi sunup onu içten içe sevdim.  Geriye dönüp neler kazanmışım diye baktığımda neler görüyorum? Sevgi? Özlem? Umut? Nefret? Kin? … Bunlardan hiçbirisini… Salt “deneyim”.
Kendimi duygusuz hissediyorum ve buna neden olan sizsiniz. Tebrik ederim. Mutlu musunuz?
Kimseye inanamıyorum, güvenemiyorum. Kimseden bir şey bekleyemiyorum. Bunları yaptığımda neler oluyor, biliyor musunuz? İlk fırsatta yalan söylüyorsunuz, çekip gidiyorsunuz ya da aklınıza bile gelmiyorum. Hoş, yapmadığımda da siz aynı haltları yine yapmayı ve beni şaşırtmayı becerebiliyorsunuz.
Artık itiraf edin! Dünyanın tüm bencil insanları toplanıp benim başıma çöreklendiniz değil mi?
O kadar çok deneyim kazandırdınız ki bana ben artık daha ne olabilir ki derken siz o deneyimin bir üst modeliyle karşıma çıkıveriyorsunuz.
Sizden tek istediğim şu: En azından biriniz çıksın ve tüm bencilliğine rağmen ben onu sevebileyim, onun için bir sürü fedakarlık yapayım. Bunun karşılığında da o bir gün gelmesin ve şunu demek zorunda kalmayım: “Ben, senin için neler yaptım karşılığı bu muydu?”  

30 Mart 2012 Cuma

Oysaki

Şu an hayat hem dolu hem boş. Anladım ki hayat, boşken de doluyken de bir yerlerden anlamsızlık yüklüyor sana.
İşte o kadar. 
Sıkıldım biraz. Ne kadar içime atarsam atayım doldukça bir yerlerden taşıramıyor olmam çok garip değil mi? Sımsıkı kapatılmış bir kutu gibiyim ya da hissettiğim böyle. Ayrıca bu durum "başdönüsü"ne neden oluyor. 
Yalnızken de kalabalıkken de bir türlü taşamıyorsam eğer, aslında ben yalnız bile değilim demek ki. 
İnsan ne kadar isterse istesin kendinden kaçamıyor. Kendinden kaçamadıkça başkalarından kaçıyor ve aynı anda başkalarına yaklaşıyor. Derdinin devasını bulana kadar bu böyle devam ediyor. Gün geliyor, bir bakmış ki derdi kalmamış ve sanıyor ki derdini yamacındaki yok etti. Oysaki sadece zaman...
İşte o kadar.